09 Kasım 2017 3937 0 DİJİTAL DÖNÜŞÜM Şenay Engür Gezergen
Bilişim Zirvesi’17 ile Teknoloji Yoğun İki Gün
Hani hatırlarsınız Steve Jobs’ın elinde Iphone ile sahneye çıktığı o gün var ya, işte o gün marşa basıldı. Artık ne sunucular yetiyor bize ne de 3G, 4G, 4,5Gler. Yeni dünya yanına teknolojiyi de almış, o kadar hızlı bir ekspres şeklinde geliyor ki gelirken ne duvar kalıyor ne bir düzen. Her şey yıkılıyor ve ekspresin arkasında muazzam bir GELECEK! Ya eksprese atlayacak ve yeni dünyaya geçecek ya da duvarların altında kalacaksınız.
Teknoloji bu kadar hızla ilerliyorsa 2030’larda 2050’lerde hayatımızın nereye gittiğini uzgörmek artık o kadar da kolay olmasa gerek.
- Yapay Zeka? Film senaryolarında gördüğümüz gibi Siri ler bir gün dünyayı ele mi geçirecek yoksa insanlığa hizmet edip insanın daha insanca ve daha sosyal yaşadığı bir dünyaya mı hizmet edecekler?
- Otonom arabalar kullanılmaya başlandığında hala araba satın alacak mısınız? Yoksa araçlar sizi evinizden alıp istediğiniz yere götüren kiralanabilir araçlar mı olacak?
- X , Y, Z kuşak çatışmaları derken buyurun size ALPHALAR. Multitasking, az konuşan, hafızasında bilgi tutmayan gerektiğinde hızlıca o bilgiye ulaşmayı bilen, ölümü hastalık gibi gören insan modeli.
Bunları düşündüğümüz günlerde Bilişim Zirvesi’17 nin ana teması “REkonomi, Yıkıcı ve Yenilikçi Dijital Ekonomi” ydi. Dijital teknolojilerin ekonomiyi, sosyo kültürel yapıyı ve buna bağlı olarak tüm dünyayı yerle bir ettiği bir dönüm noktasında olduğumuzu düşünürsek temanın tam da yerinde bir tercih olduğunu söylemeliyim.
Değişim Zirvesi'nin sembolü origami Turna Kuşu’ydu. Çünkü bu yıl zirve 7-8 Kasım tarihlerinde gerçekleşti, yani Lösev’in kuruluş yıl dönümü(8 Kasım). Katılımcıların kağıttan Turna Kuşu yapıp, özel olarak hazırlanmış panoya yapıştırdıkları her kuş için Octopod şirketi Lösev’e bağışta bulundu ve 1000 adet Turna kuşu yapılması hedeflendi. Çünkü Japon Felsefesi’nda kağıttan 1000 turna kuşu yapılırsa dileklerin kabul olacağına inanılıyor. Aslında bunun da çok dokunaklı ve anlatmadan geçemeyeceğim bir hikayesi var.
Hikaye şöyle:
“ABD’nin Hiroşima’ya attığı atom bombası sonucu yayılan radyasyondan birçok insan etkilenir. Bunlardan biri de Sadako Sasaki adındaki okulunun atletizm takımındaki kız çocuğudur. Sadako, 10 yıl sonra radyasyonun etkisiyle kanser olduğunu öğrenir. Tedavi sırasında hastanede yine kanser hastası yaşlı bir kadın son nefesini verirken kendisine; ‘Eğer bir kişi kağıttan 1000 tane turna kuşu yaparsa, her dileği kabul olur. Ben yapamadım. Sen yap ve kurtul.’ der. Sadako origami turna kuşlarını yapmaya başlar, tüm Dünya’dan da kendisine kuşlar gelir. Ancak Sadako 12 yaşında 644. kuşu yaparken hayata veda eder. Sayısı milyonlara ulaşan turna kuşları Japonya’da bir müzede sergileniyor. Turna kuşu o zamandan beri barışın ve silahsızlanmanın simgesidir.”
Bilişim Zirvesi’ne girdiğim anda ilk gördüğüm hatta duyduğum şey Beyond Robotics’in “Yenilikçi Dijital REkonomi başlıyor, katılımınız için teşekkür ederiz” anonsunu yaparak ortalıkta dolaşan şirin robotuydu. Maalesef ki Türkiye’de üretilmiyor, sadece satış ve kiralama hizmeti sunuluyor.
Zirvedeki bir çok konuşmada 10 Kasım’ın yaklaşması sebebi ile Atatürk’ün anılmış olması bence paylaşmaya değer bir detaydı. Ancak bu kadar değişim ve teknoloji konuştuğumuz bir günde Atatürk’ün değişimci… Ve ileri görüşlü… Ve fütürist… Ve teknolojik…. (Söylenecek o kadar çok “ve” var ki…) yönüne yönelik bir panel olsaymış, iyi olurmuş.
Yazının başında da söylediğim gibi artık teknoloji önü kesilemeyecek kadar hızlı ve yıkıcı şekilde geliyor. Öyle bir yıkıcılık ki, tüm kalıplar, tüm değerler tüm iş yapış şekilleri değişiyor. Bilişim ve değişim bu kadar hayatımızın her yerine dokunduğundan tahmin edersiniz ki zirve konuları da o kadar farklı alanları içerdi. Akıllı Enerji, Dijital Finans, Robotik Teknolojiler, Akıllı Şehirler, Mobil Dönüşüm, Yapay Zeka, IoT, Veri Yönetimi ve Big Data gibi birçok konu. Açıkçası zirvede farklı salonlarda farklı konuları kaçırmamak adına koşuştururken ve seçim yaparken çok yoruldum. Teknoloji dolu, çok yoğun iki gün...
Konuların her biri ayrı bir araştırma ve çalışma sahası, ayrı bir makale konusu olduğundan burada sadece ufak özetlere yer verebiliyorum.
Duvarlar yıkılırken değişim ve proje yönetimi
Öncelikle, fütürist kişiliğimle duvarların yıkılacağından bahsediyorsam, proje yöneticisi kişiliğimle de strateji konusunu göz ardı edemem. Evet, duvarlar yıkılıyor ve bu duvarların altında kalmamak için, geleceğin hızlı trenini yakalamak için bugünden (hatta bence dünden yapmalıydık) geleceğe yatırım yapmalıyız. Ama bu yatırım stratejik bir yatırım olmalı. Yani kurumsal ve kişisel dönüşüm vizyonumuzu, stratejilerimizi belirleyip o yolda yatırımlar ve projeler yürütmeliyiz. Değişimi başlatılıp bitirilecek bir proje olarak değil sürekli daha iyiye götürecek projeler bütünü olarak ele almalıyız. Değişimin hayata alınması için bu yolda bize hizmet eden sayısız projemiz olacak ve proje yönetimi de bizi hedefimize ulaştıracak aracımız, metodolojimiz olacak.
Siber Kahramanlar İş Başına
Hayatımız bu kadar dijitalleşiyorsa artık suçlar da hızlanarak dijitalleşecek. Yani eskiden evinize hırsız girip televizyonunuzu çalıyordu ama bugün ve gelecekte dijital hırsızlar bilgilerinizi ve dolayısıyla hayatınızı çalacak. Bu da artan güvenlik ihtiyacı ve artan siber kahramanlar demek. Bu durumda geleceğin mesleklerinden biri hiç şüphesiz Siber Güvenlik Uzmanlığı olacak. (Hayatımız nasıl da değişiyor, değil mi! İleride bugün var olan hiçbir meslek olmayacak. Onların yerine Robot Hakları Savunucuları gibi meslekler olabilir.
Big Data Meselesi
Eskiden müşterimize iyi hizmet sunmak için anket yapıyorduk. Bugün müşteriyi tanımaya, müşteriye benzersiz deneyim yaratmaya çalışıyoruz. Ve bugün müşteri hakkında bilgiler bize, mobilden, sosyal medyadan, IoT sistemlerden ve her yerden akıyor. Bu kadar fazla datayı depolayabilmek için Cloud Teknolojiler gelişti ve kullanımı her geçen gün artıyor. Yine bu dataları anlamlı şekilde tutabilmek, anlamlandırabilmek ve müşteriye yönelik olarak kullanabilmek için Big Datayı konuşuyoruz ve çok daha ileri düzeyde konuşmaya devam edeceğiz.
IoT (Nesnelerin İnterneti)Her yerde
Bugün her nesne, her şey internete bağlanıyor. Akıllı evleri düşünün. Evdeki telefon, tablet bilgisayar, televizyon derken buzdolabının, mutfaktaki saklama kaplarının, su damacanaların üzerlerindeki sensörlerle yiyeceğimizin suyumuzun azaldığını anlayarak kendi siparişini verdiği bir dünya hayal edin. (“Şey” kavramını çok seviyorum. Çünkü ileride bizi şeyleşmiş insanlar, insanlaşmış şeyler bekliyor. Gelecek çok keyifli.
Dedim ya çok kısa bir özet yapmaya çalıştım. Her bir teknoloji ve değişen hayatımız konusuna farklı yazılarımı paylaşmaya devam edeceğim. Yine de adını anmadan geçemeyeceğim Yapay Zeka, Endüstri 4.0, Giyilebilir Teknoloji, Dijital finans, Artırılmış Gerçeklik teknolojileriyle bizi çok keyifli bir dünya bekliyor. Ancak;
Bu keyifli gelecek sadece o ekspresin ardını görebilecek olanlar için gelecek.
Yani… Teknolojiyi bugünden iş modeline çevirmek zorundayız.